23 Haziran 2015 Salı
AH !
Bir ağacın altındayız elinde pet bardak, içinde kafeini yüksek bir içecek. Sonra iki kişilik bi hayal tasarlamışız içinde olabilitesi yüksek bir ütopya. Sanki doğum günü pastamı kesmişiz ama mum üflemeyi unutmuşuz gibi bi hava var. Zaten en ucuz mumlara en pahalı dilekler dilemek insana özgü bir umut olsa gerek. Hayatta kalanları konuşuyoruz benim elimde karanfil kokan bir cigara var hani Ahmed Arif'in şiirindeki cigaradan. Hani memleketine uğrayıpta kendi iç dağlarına hiç gelmeyecek olan bahara inat yakılan cigara. Neyse. Sonra bir fotoğraf çekilelim diyoruz, yoldan geçen pamuk şekerciden rica ediyoruz. Fotoğrafta sen ve ben, arka planda sokak köpeği. Birazdan o köpek gelip seni korkutacak sende benim koluma yapışacaksın korkudan. Yanak yanağa vermiş ve bir ritüel haline gelmiş mırıldanmaları tekrarlıyoruz. Karanlık çöktüğünde hadi artık gidelim diye yüzünde bi ifade oluşacak. Allahtan yüzündeki tüm ifadeler benim içimde bir roman gibi ciltlere ayrılmış vaziyette duruyor ve allahtan edebiyat sınavına hazırlanır gibi tüm ciltleri sular seller gibi yaşayarak ezber etmişim. Evin önünde gözlerime üç saniye bakıp çeneni omzuma koyacaksın sonra ben aynı ağacın altına seni düşünmeye gideceğim. Daha neler sığdırırdım bu paragrafa ama ah şöyle sadece fikrimde değil yanımda olsaydın.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder