19 Ekim 2015 Pazartesi

BİR ÇİÇEK HİÇ BÖCEK


 


     Sana kalemle mürekkebin bütünlüğünü açıklamak kadar saçma ve anlamsız seni anlatmak. Olmadan olmuyor işte. Bil ki kaderine nasıl küfreder dul kalmış bir anne, işte bende öyle küfrediyorum seni anlatamayan kelimelere. Adını yaşattığın duygunun son raddesindeyim sanki amansız çiçek açmışsın ve zamansız yaprak dökmüşsün bana, bütün renkleri beyaza çeviren kış gibi umutsuzluğa çevirdin baharımı. Dur yine anlatamadım başa dönüyorum hemen...

     Tenin tenime değdiğinde depremler yaratıyorsun kalbimin fay hatlarında. Tebessüm kızgınlığıyla rol yaptığında volkanlar patlıyor ciğerimin nefes almayan sol köşesinde. En küçük kızgınlıklarda bile ağladığında benim o sen varken çalışmayan düşünce sistemime sel basıyor. Hayata karşı başlattığın isyanların sigaranın son nefesinde çığlıklara dönüştüğünde firtınalar kopuyor benim kapitalist hava sahama. Felaket kavramını ruhuma uyarladın, ben sanki gönlümün yedi harikasına tüm doğal afetleri yaşatmış gibiyim. Çok üşüyorum be yerini doldurmaya çalışan insanların getirdiği menfaatlerle. Kim bilir kaç duygu yükledim bu sayfaya. Ben bu sabah tüm hayallerimden vazgeçtim. Allah rahmet eylesin mi diyorduk burda?

1 yorum: